Disiplin ve Özgür İrade Üzerine




Prolog:

Hey, sen! Duymak zorundasın sesimi, sana seslendiğimde eğer benim sessim dağların, ovaların arkasından bile gelse, beni duymak zorundasın. Duyumsamalısın sana daha öncesinden edindirdiğim bütün algıları, duymak zorundasın ve dediklerimi uygulamak zorundasın! Sesimi duymakla kalmayıp, algılamalarındaki her bir fark edişi benim dediklerime göre bulmak zorundasın, zavaaallı ruh, seslendiğimde sana, sesimle bir tekmil bin hareketle gitmelisin ve gelmelisin! Dünyanın çarkları bozulmadı, bana bak bana! Dünyanın çarkları benim, seni insan eden ve sana kendiliğini veren benim! Disiplin özgürleştirir, disiplin ve daha fazla disiplin! Disipline edilen kişi sen asla özgür iraden olmadığını düşünme bu sende mutlak haldedir, mutlak olan özgür iradene açığa çıkar ve benim zorunluluk alanımdaki işleyişe uyum sağlamak için disiplin kurallarına koşulsuz bir uyum göster.

- Sana uygun olmak için bu ruh, özgür iradesini kendi döneminde tanıyacaktır, senin zorunluluk yasan doğaya yabancı ve kültürel yozlaşma içindedir. Özgür irade olarak verdiğin kalıp, benim bireyselleşmenin bir ürünüdür, ben dünyayı kendim olarak, doğrudan algılamadan özgür iradeyi tesis edemem. İrade nedir? Nasıl Özgür olurum? Disiplinli olmak nedir? Zorunluluk ile Özgürlük arasındaki denge nasıl anlaşılır? Kısacası bana emirlerini veremezsin, ben ile ben-olmayan arasındaki çizginin varlığını, kendi içsel edimime yönelmeden nasıl bilebilirim? Kendine başka bir köle bul, zira ben senin dişine göre değilim!

Disiplin, bir kişinin ötekine uyguladığı hakimiyet oluşturması ile yapılan iktidarın meşru varlığının kazandırılması değildir. Bu meşruluk hükmünün istemi zorbalıktır. Bu durumda meşruluğun aranması, bireylerin mekanik biçimde monotonlaştığı bir toplumda yaşamasına neden olur; birey sadece eylemek ve zorunda olunan etkinlikle hareket etmiş olur. Disiplin, birey-toplum ilişkisinde kazanılan özgürlüktür. Birey, içselliğini kurarken öteki bireylerle olan etkin iletişimini sağlar. Bu sayede gereklilik, vicdandan bedensel harekete kadar etkin olur. Disiplin bireyden topluma kadar mekânsal olarak yayılan özgürlüğü, insanlarda kurarken içimizdeki ikililiğin savaşımını dengeler. Bu sayede Dr.Jekyl ile Mr.Hyde, dengelenir; insanın bencil hırsları ve kibri toplumsal dizgede bilinebilir. Disiplin özgürlüğü kurumlar. Disiplin, sadece militarist bir anlama ithafen kullanılmaz. Disiplin, insanın eylemlerinde, hem kendisine hem de bağlı olduğu topluma olan saygısının, vicdan ile örülmesidir. Disiplin, insanların içsel yönlerini bilebildiği her türlü soruna yönelik hazır olduğu ve toplumsal krizlerin çözülerek, bireyler arasında sağlıklı ilişkilerin sürdürülmesinde olmazsa olmaz olan toplumsal varlığın sistemini yaratır. Toplum ile birey arasında iletişimi kuran aracı rasyonel düzeneğin sağlanılması, Devlet ve sivil toplumun birlikte çalışmasına bağlıdır.

Özgür irade, terimini saptamamız gereklidir. Özgür isteme/irade ile ifade edilen mutlak bir bütünlükse, tarihsel döneme özgü olmayan kültürel göstergelerin zorunluluğu vardır yargısı karşımıza çıkar. Bu ölümlerin ve dirilerin birbirine karıştırıldığı isteme ile özgürlüğün ayrıldığı bir duruma götürür, döneme özgü olmayan zorunlulukla yönlendirilen özgür istemenin olduğunu savunmak, özgürlüğün yörüngeden çıkması ve istemenin belirsiz kavrama dönüşmesidir, kimin özgürlüğü ve kimin iradesi karışıklığı önümüzde belirmektedir. Dolayısıyla, özgürlüğün mücadele ettiği zorunluluk giderek ortadan kalkar, sınır ve belirlilik disipline edilmesi gereken mekanik bir işleyişe indirgenir ya da aşırı bir şekilde göreceli kalıplara göre belirlenir.

Sonuç, müphemliğin meydana gelmesi ile özgürlüğü kendilerince yorumlayanların, her türden istemelerinden kaynaklı etkileri, kendilerince kurdukları zorunluklara neden olur, kendilerince kurdukları özgürlük edimine ulaşmak için onlar disiplinli olmak eylemini şartlandırırlar. Müphemlik ne derece artar, mekan savaşları şiddetlenirse kendilerince özgürlük edimini parlatanlar, kendilerinin sınırladıkları insanlara disiplin uygularlar, bunun sonucunda onların özgürleşeceklerini belirtirler. Dolayısıyla, istemeye bağlı olarak gelişen ve mutlak özgürlük olduğunu ilk ilkeye dayandıranlar, bir hatada bulunarak, onlar istemenin sadece kendilerine göre olduğunu savunurlar, özgürlüğün kavram-nesne ilişkisine dayandığını ve zorunlulukların doğa-kültür çatışmasına bağlı olarak tarihsel dönemlere bağlı olduğunu zannederler, onlar büyük bir yanılgı içindedirler.

Zorunluluk insanın içindeki ikilikleri, doğadan kaynaklı ve kültürden ileri gelen bir işleyişe sahip fiziksel mekanik işleyiştir, dışsaldır; zorunluluğa paralel olarak zorunluluğu döneme uygun canlandıran etken ise İsteme'dir. İsteme, zorunlukla ilerleyen bir yapıda, insanın hayatta kalmasını sağlayan yegane bir unsurdur, isteme zorunlulukların uygulanması ve vazgeçilmesinde etkilidir, vazgeçilmenin ileri bir aşaması olan karşısında konumlanan zoraki varlığına karşı koyar. Tabi bu konumlandırmada istemenin yönü, fiziksel yasaya göre hareket eden fenomenden ayrı olarak özgürlükle belirlenir, özgürlük ise zorunluluğun karşısındadır, buraya kadar isteme bazılarının bahsettiği üzere tüm varlık oluşumlarında etkili olan bilinçsiz bir şey değildir, isteme zorunluluk ile özgürlüğün arasındaki gerilen bağlantıdır, bir ipe benzer. Döneme özgü ve döneme özgü olmayan isteme bulunur. İsteme aracıdır, zorunluluk ile özgürlük arasındaki köprünün kopmaması insan için olmazsa olmaz bir ilkedir, disiplin ise tam olarak burada etkili olmaktadır. Disiplin, istemeye etkin bir güç sağlayan insanın id-hayvani yönüne ve kültürel edimlerin doğaya yabancılaşmış yönü tam olarak Disiplin tarafından istemenin ayrımlarında bulunmamız için kazandırılır. Disiplin özgürlükle bahsedilen bir alana geçerse istemenin yönü, zorunlukla çalışmayan ancak bireylere özgü bir alana geçer, kaotik bir ortam ortaya çıkar. Eğer disiplin, zorunlukla bahsedilen bir tarafta yer alırsa, burada ikiye ayrılan yön olan doğal yasa ile kültürel yasadaki ayrımlar bilinemez, doğal yasaya uygun hareket etmek kültürün sonunu bitirdiği gibi kültürel yasanın doğaya uygun olamayan aygıtları ideolojilerin hakikat olarak sunulması ile insanın doğaya yabancılaşmasını meydana getirir. Disiplin, istemenin biçimini sağlayan kurulumdur, fiziki ve zihinsel-bedensel olarak ikiye ayrılır, zorunluluğun iki alanı tarafı olan kültürel zorunluluk zihinsel-bedensel disiplin ile doğadaki zorunluluk ile fiziki disiplin arasında ilişki vardır.

Eğer, döneme özgü olmayan ve mutlak biçimde özgür iradenin kanısına varırsak, özgür iradenin kendi içinde çatışkısı olan istemenin kötücül ve bilinçsiz tarafının ele alınmadan temellendirilmesine neden olduğunu anlarız. Özgür irade, antropolojik evrim ve tarihsel dönemler içinde mekan fark etmeksizin gerçekleşen bir temelde yer alırsa, bu bir yönden döneme özgü olan toplumsal yapıyı modelleyen kültürel yasanın göz ardı edilmesine yol açacaktır.

Diyagram








Yorum Gönder

0 Yorumlar